Küreselleşmenin getirdiği, zaman zaman zorladığı değişimlerin yönetim kültüründe de bazı dönüşümleri beraberinde getirdiği görülmektedir. Yeni yönetim ve liderlik tarzlarının daha esnek, kültürel açıdan duyarlı ve rekabetçi özelliklere sahip olması gerekliliği günümüz iş dünyasında karşılaşılan zorluklara yanıt verme becerisi açısından elzem olarak gösterilmektedir.


Elbette bu süreci sadece olumlu ya da sadece olumsuz sonuçları olan bir süreç olarak tanımlayamayız.
Farklı kültürler arasındaki etkileşim yeni fikirleri ve yerel kültürlerin zenginleşmesine olanak sağlayıp büyük pazarlara açılma fırsatını da sunabilir. Ayrıca bilgiye daha hızlı ve kolay erişim eğitim seviyesinde olumlu etki de yaratabilir. Ancak bu yönde yapılan okumaların tam tersi etkilerin oluşabileceğine dair tezler de ileri sürülebilir. Örneğin, kültürel farklılık iyi ama farklılar arasında küresel ölçekte birinin hakim duruma gelmesi yerel kimliklerin zayıflamasına, dil, kimlik aktarımı ve beraberinde kimlik sorunlarına sebebiyet verebilecektir.


Burada belki de ilk yapılması gereken kendini sürecin olumlu ya da olumsuz tarafında konumlandırmak değil süreci anlamaya çalışmak ve işleyişin mantığını yakalamaktır.


Kast edilen şudur ki okun yaydan çıktığını görmek önemlidir. Sadece yaydan çıkan okun yönünü doğru konumlandırmak onu doğru hedefe vardırmak önemlidir.


Gözetilecek dengeli bir yönetsel anlayışın sağlıklı hedef ve sonuçlar sağlayacağı düşünülmektedir.